Hayatımızın düzeni, ilk olarak düşüncelerimizin, duygularımızın ve de konuşurken seçtiğimiz kelimelerin kontrolünden geçiyor. Aklımızdan geçen düşünceler, sürekli olarak kendimize söylediğimiz olumu ya da olumsuz sözler, ilişkilerimizde seçtiğimiz kelimeler doğrudan ve de dolaylı olarak ruh sağlığımızı, bedenimizi, yaşamımızı belirgin derecede etkiler. Bu süreçte ortaya çıkan olumsuz etkiler akupunktur seansları ile düzeltilebilir.
Akupunktur terimi, Latince iki kelimenin birleşiminden oluşur: Acus: İğne ve Puncture: Batırma
Genel olarak, çelik, gümüş veya altından yapılmış özel akupunktur iğnelerinin belli akupunktur noktalarına batırılması ile yapılan tedaviye, Akupunktur tedavisi denir. Akupunktur özel bir tedavi şeklidir. Hastalığa özel akupunktur noktalarına yapılan tedavi ile duygu durumu, bedensel fonksiyonların sağlıklı çalışması sağlanır. Akupunktur’u telefon tuşlarına benzetebiliriz, nasıl ki belli numaraları tuşladığımızda, belli kişiler karşımıza çıkıyorsa, akupunktur iğneleri de belli noktalara uygulama yapıldığında, o noktalardan beyne uyarı gider. Bu uyarılar sonunda beyin ve uygulana bölgeden salınan bir takım salgılar da gerekli tedavinin oluşmasını sağlar.
Akupunktur’un tarihçesi, 3.000 yıl öncesine kadar uzanır. Çin’den köken alan bu tedavi dalı, bugün artık tüm dünyada ve ülkemizde, Tıp Fakülteleri’nde eğitimi verilen bir tıp disiplinidir. Şu anda Üniversite Tıp Fakültelerinde ve Eğitim Araştırma Hastaneleri bünyesinde bulunan GETAT merkezlerinde Akupunktur Bölümleri, eğitim ve faaliyetlerini aktif olarak sürdürmektedir.
AKUPUNKTUR NASIL UYGULANIR?
Öncelikle hasta akupunktur uzmanı doktor tarafından iyice muayene edildikten sonra (gerekli laboratuar ve radyolojik tahlillerden sonra ) tanı konur. Hasta muayene masasına hastalığın yeri ve hastanın durumuna göre yüz üstü veya sırtüstü uzandırılır. İsterse oturtulur. Akupunkturda çok çeşitli iğneler vardır. Bunlardan en çok kullanılanı çelik iğnelerdir. Bu iğneler hemen hemen kıl inceliğinde ve aynı zamanda çok sivridirler. Akupunktur uzmanınca tarafından çok özel bir yöntemle hiç acı duymadan cilt altı veya kas içine batırılarak uygulanır. Bu noktalar bazen 20–30 saniye uyarılıp çıkarılabilir. Çoğunlukla akupunktur iğneleri uygulandıktan sonra hasta genellikle sakin bir kabin veya odada 15 ile 45 dakika yatarak tedavi edilir.
İğnelerin uzunluğu 0,5–8 cm arasındadır. Kalınlıkları (Çapı) ise 0,16 ile 0,5 mm arasında değişir. İğneler genellikle disposable (bir kullanımlık) kullanılır veya otoklav (ameliyathane sterilizasyonunda kullanılan sistem) ile steril yapılır. Akupunktur’da seansların sayısı hastalığın tipi, süresi ve hastanın yaşına göre farklılık gösterir. Bu 3 ila 30 seans hatta daha uzadığı durumlarda olabilir. Genellikle 7–12 seans bir kür olarak kabul edilir. Her kür arasında 5 ila 10 gün ara verilir. Hastalığın seyrine göre kürlerin uzunluğu ayarlanır. Bazı durumlarda kulaklara 5 ila 15 gün kalıcı iğne (raptiye biçiminde iğne) uygulanabilir.
İntra-dermal adını verdiğimiz cilt altı iğneler uygulanıp burada 1 hafta bırakılabilir. Ayrıca akupunktur noktalarına Lazer tedavisi de uygulanabilir.(Özellikle çocuk, çok yaşlı hastalarda ve iğne fobisi olanlarda)
Akupunktur noktalarına Elektro-Akupunktur da (noktalara alternatif akım, düşük voltaj ve amperli) uygulanabilir. Hastalığın durumuna göre frekansı 2 ila 2000 Hz (saniyede verilen elektrik stimülasyonu ) arasında değişir. Elektro-akupunktur ilk defa 1958 de Çin’de bademcik ameliyatı sırasında ağrı azaltıcı olarak uygulandı. Ayrıca; Akupunktur noktalarına sono (ses) dalgaları da uygulanmaktadır.
Amaç; hangi yöntem olursa olsun, akupunktur noktasını uyarmaktır. Bazen bu noktaları hemen her gün hepimiz bilip bilmeyerek basınç veya masaj yaparak uyarıyoruz.( Örneğin; akşamları başımızın ön kısmı ağrıdığında gözlüklerimizi çıkartıp kaşlarımızın iç başlangıç alanını baş ve işaret parmağımızla uyarırız.) Bazen de akşam yakınlarımıza omuzlarımızı ovalatıp, belimize masaj yaptırırız.
Akupunktur’da çeşitli yöntemler vardır.
AKUPUNKTUR NOKTASINA UYGULANAN YÖNTEMLER
1-İğne
2-Lazer
3-Ultrason(ses dalgası)
4-Elektro-akupunktur(Noktaya belirli voltaj ve de frekansta alternatif akım uygulamak
5-Moksa(noktayı ısıtmak amaçlı kullanılan bir bitki=Artemisya Vulgaris)
6-Cupping (Kupa çekmek = şişe çekmek yani noktaya belirli bir ölçü ve sürede vakum uygulamak)
7-Tuina, An-Mo, Acupresure (Akupunktur noktasına özel masaj uygulaması)
8-Akupunktur noktasına belirli ilaçları enjeksiyonu(Serum fizyolojik, vitamin v.s.)
9-T.E.N.S Cilde iğne batırılmadan petler aracılığı ile elektrik akımı verilmesi.
Bunlar:
1-VÜCUT AKUPUNKTURU: Vücuttaki noktalar kullanılır. WHO (Dünya Sağlık Örgütü) nünde resmi olarak kabul ettiği 361 ve 50 ye yakın da ekstra nokta vardır.
2-KULAK AKUPUNKTURU: Gene WHO tarafından 150 yi aşkın kulak akupunktur noktasının etkili olduğu tespit edilmiştir.
3-YÜZ AKUPUNKTURU: Yüzdeki bazı özel alanlardır.
4-BURUN AKUPUNKTURU: Özellikle Amerikalı Doktor Ralph Alan Dale tarafından araştırılmaktadır.
5-AYAK AKUPUNKTURU
6-EL AKUPUNKTURU: Suchzok Akupunkturu
AKUPUNKTUR’UN BİLİMSEL TEMELLERİ (ETKİ MEKANİZMASI)
1-Analjezik (Ağrı kesici) etki
2-Homeostatik etki (otonom sinir sistemini dengeleyici etki)
3-İmmün sistemi (Bağışıklık Sistemini) artırıcı etki
4-Sedatif (Sakineştirici) etki
5-Psikolojik etki
ANALJEZİK (AĞRI KESİCİ) ETKİ
Ağrı subjektif (kişiye özgü) bir bulgudur. Hoş olmayan bir duygu tecrübesi olup doku hasarından kaynaklanır. Akupunktur’un ağrıyı azaltmasında 3 teori ortaya atılmıştır.
Akupunktur uyarımı sonrası metenkefalin ve de B endorfin (Vücudun ürettiği morfinler) seviyesi artar bu da ağrının azalması ve kişinin rahatlaması sakinleşmesi açısından önem taşır.
HOMEOSTATİK (DENGELEYİCİ) ETKİ:
Otonom sinir sistemi iç organların çalışmalarına sürekli ve otomatik olarak kontrol eder. Sistem, dolaşım, boşaltım, solunum, sindirim ve üreme fonksiyonlarını ayarlar ve düzenler. Otonom sinir sistemi iç organ sistemlerini vücut sıvıları içindeki su, elektrolit, asit, baz dengesini de kontrol altında tutmaktadır.
Aynı şekilde damarlar üzerinde vaso konstrüksiyon-vasodilatasyon (kasılma gevşeme) yaparak hipertansiyon tedavilerinde, gene mide aynı şekilde uyarılarak mide hareketlerinin ve asidinin azaltılması sonucu gastrit ve duadenal (On iki parmak barsağı) ülser tedavilerinde çok faydalıdır.
İMMÜN (BAĞIŞIKLIK) SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİCİ ETKİSİ
Akupunkturun bilimsel olarak vücut direncini artırdığı tespit edilmiştir. Örnek verirsek Mide 36 no’lu(Diz kapağının altında ve ön yüzde bulunur) nokta uyarıldığında kandaki akyuvarlar(lökosit ve lenfosit) ın arttığı aynı zamanda lökositlerin fagositoz dediğimiz bakteri ve virüsleri yok etme gücünü artırdığı tespit edilmiştir. Özellikle T lenfositlerin (Alyuvarlar) salgıladığı interferon seviyesinde belirgin bir artış bulunmuştur.
Lökosit sayısı akupunktur uygulandıktan 3 saat sonra artar ve 24 saat kanda kalır.
Dolayısıyla akupunktur, hem hücresel (fagositoz=mikrobu öldürme etkisi ), hem de antikorlar immün sistemi uyarır ve fonksiyonlarını arttırır.
SEDATİF (SAKİNLEŞTİRİCİ)ETKİ
Akupunktur tedavisi süresince beyin aktivitesi değişir EEG de delta ve teta dalgaları azalırken beta dalgaları artar. Bu da kişilerin uyumasını ve stresten arınmalarını sağlar.
Sonuçta akupunkturun sedatif etkisi dolayısıyla epilepsi, ilaç bağımlılığı, fobi, anksiyete(özellikle sigara bağımlılığı tedavisinde )etkilidir.
PSİKOLOJİK ETKİ
Beyinde dopamin ve beta endorfin salgısını artırarak sakinleştirici ve rahatlatıcı etkileri olur. Ayrıca akupunkturun antidepresan etkisi de vardır. Bunu vücuttaki serotinin salgısını artırmakla gerçekleştirir
AKUPUNKTURUN UYGULANMADIĞI DURUMLAR
1-Özellikle hamileliğin ilk 3 ayı içinde bazı akupunktur noktaları (alt karın ve bel noktaları gibi) kesin kullanılmaz, düşüğe neden olabilir. Yalnız hamilelik kusmalarında akupunktur kullanılabilir.
2-Ameliyat edilmesi kesin vakalarda
3-Kanserli vakalarda sadece ağrıyı azaltmak için kullanılabilir.
4-Kanama hastalıklarında.(Hemofili gibi)
5-Antikoagülan (pıhtılaşmayı azaltan ilaçlar) kullanan hastalarda dikkatli kullanmak gerekir.